Susayım Susayım Diyorum Ama…

Haksızlığa, saçmalıklara, yanlışlara fazla tahammül edebilen birisi değilim. Dışarıdan sakin gibi görünsem de aslında çabuk parlayabilen bir yapıya sahibim. 

İnsanların göz göre göre kandırılmasına, dalga geçilir gibi açıklamalar yapılmasına dayanamıyorum. Hele ki bu açıklamaları yapanlar sözde bizi yönetenler ise daha da sinir bozucu bir durum oluyor.

Bugün YTÜ Rektörü’ne Twitter’dan bir soru sorulmuş. Öğrenci bilgi sistemi olan USİS konusunda dertli bir arkadaş bir öneri getirmiş. Hocanın cevabı “bence” çok komik:

usis ve diğer yazılımlar için ekip oluşturdum ekimde öğrenci odaklı yazılımımız olacak

Gel de gülme. Gülmemin iki sebebi var. Birincisi hocanın “One Man Show” çabaları. “Oluşturdum” ne demek? Türkiye’de sistemin değil, kişilerin çalıştığının, bu yüzden de koltuk sevdasının yöneticilerimizdeki en büyük arzulardan birisi olduğunun kanıtı aslında bu. Gülmemin ikinci sebebi de “öğrenci odaklı” lafı. USİS zaten öğrencilerin kullandığı bir sistem. Öğrenci odaklı yazılım da ne demek? Zaten öğrenci kullanacağı için öğrenci odaklı olması gerekiyor!

2008’den önce devletten ödenek alamayan bir okulun 2008’den sonra bir anda ödeneklere boğulması insanı şaşırtmıyor değil. Piyon gibi bu rektörler. İktidar ne derse, o oluyor. Onlar da ipleri müsaade ettiği ölçüde oynuyorlar kendilerine ayrılan oyun alanında. Sonra da “ben başardım” oluyor. Bu da sus payı olsa gerek.

Neyse, bugünlük rektöre daha fazla laf anlatmaya çalışmayayım. Zaten yazıma da cevap vermedi, algılayamadığını düşünüyoruz.

Bir diğer canımı sıkan şey, Tahkim Kurulu. Başkanlara hak mahrumiyeti cezası verilmiş, ligler tatildeyken. Şaka gibi.

İnsanları geri zekalı sanıyorlar. Öyle ki, herkesi boyun eğen, biat eden olarak görmekten de utanmıyorlar. Arsızlaşmış hepsi bunların.

Neyse, ne demişler?

“Şeytanı şeytan yapan iktidar hırsıdır.”

Sonumuz hayır olsun.