Patlama… Bir başkası ama sonuncusu değil.
Günlük olaylara çok fazla bulaşmak istemiyorum artık. Ülkemizde yaşananlar sürekli kendini tekrar eden olaylar haline geldi çünkü. Bir terör saldırısı yaşanınca konuşanların söyledikleri, yayın yasağı, Twitter’da konuşulanlar… Her şey aynı. Aynı olan her şey beni o kadar yoruyor ki, anlatamam. Her ne kadar uzak kalmak istesem de olaylar ve kişiler hakkında söylemek istediklerime de mani olamıyorum.
Anlam veremediğim önemli bir nokta var o da bu olayların nasıl gerçekleştiği ve sonrasında konuşulanlar.
Ankara’da 17 Şubat 2016’da gerçekleşen patlama
17 Şubat’taki Ankara patlaması meclisin oldukça yakınında bulunan general lojmanlarının önünde oluyor. Olayın gerçekleştiği yer ve hedef nedeniyle iş neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Böyle bir istihbarat alınamıyorsa bu birim iyi çalışmıyor demektir. Böyle bir istihbarat alınıyorsa ve bu engellenmediyse devlet kanalları iyi çalışmıyor demektir. Canlı bombanın eylem yapmadan gözaltına alınamayacağını söyleyen bir başbakana sahip ülkemiz için kötü bir durum.
“Saldırının arkasındaki ortaya çıkacak.”
Ben bugüne kadar ortaya çıkanı görmedim. Çıksa da neye yarayacağı konusunda bir fikrim yok. Giden gitti. Ölen öldü, kalan da acılarıyla kaldı.
“Saldırıyı yapanları maşa olarak kullananlar, planlayanlar, silah ve mühimmat desteklerini ve hatta siyasal destekleri verenleri de lanetlediğimizi çok açıkça ifade ediyorum.”
Şu laf da gerçekten hiçbir şey ifade etmiyor. Sabaha kadar lanetlesen ne olacak? Boş laf.
“Türkiye’yi hiç kimse terör örgütleri üzerinden terbiye etmeye, Türkiye’ye ayar vermeye kalkmasın.”
Açıklamalar Numan Kurtulmuş’tan: http://aljazeera.com.tr/haber/kurtulmussaldirinin-arkasindaki-ortaya-cikacak
Ayar veriyorlar. Çünkü biz 1 haftadır “Ey Amerika, ne PKK’yı, ne PYD’yi, ne YPG’yi bize tanıtabilirsiniz. DAİŞ’i de biz biliriz. Bunları tanıyamadığınız için bölge kan içinde. Bu nasıl ortaklık ya.” diyoruz. Ayar da verirler, her şeyi de verirler.
Yayın yasağı da ayrı bir komedi bence. Tamam, terörün medyadan beslenmesini istemiyor olabilirsin. İnsanları da infiale sürüklemek istemiyor olabilirsin fakat insanlar da ülkesinde olup bitenden haberdar olmak “zorunda”. Yayın yasağı ile TV’leri, İnternet erişimlerini kısarak da sosyal medya üzerinden haberdar olunmasını engellemek kafanı kuma gömmekten başka bir şey değil.
İnsanları aptal yerine koymak olacak iş değil ama oluyor işte. Bu ülkede olmaz dediğin her şey oluyor. Olmaya da devam edecek. Bunun sonu yok.
35 yıldır terörle mücadele eden Türkiyede hala terör üzerine çalışan bir enstitü yok, terör üzerine detaylı analiz ve araştırmalar yapan akademisyen ve araştırmacılar yok. Terör doktrini yok. İç ve dış istihbaratın toplanıp yönlendirileceği bir havuz sistemi yok…