6 – 10 Aralık 2014 tarihlerinde Teknokrasi Ajans Başkanı Deniz Utku ile birlikte Google Accelerate etkinliği için Dublin’deydik. 8-9 Aralık’ta gerçekleşecek etkinlik için 2 gün önceden gidip şehri gezmek istedik.
Dublin City
Dublin’de ilk 2 gün meşhur The Temple Bar çevresindeydik. Şehrin önemli bir kısmını gezme fırsatımız oldu. Mekanları, insanları, mimarileri ve şehirdeki yaşayışı gözlemleyebildik. Şehirde İstanbul’da ya da Türkiye’de alışık olmadığım bir düzenle karşılaştım. Her şey insanların rahatça yaşaması için dizayn edilmiş. İnanmazsınız ama kaldırımda önünüze bakmadan rahatça yürüyebiliyorsunuz çünkü çukur, tümsek ya da buna benzer bir şeyle karşılaşmanız pek olası değil 🙂 Trafiğin soldan akıyor olmasına alışmak zor oldu tabii fakat yaya geçitlerinde yazan “Look Left” ve “Look Right” uyarıları bu anlamda işe yarıyor diyebilirim. Havaalanına indiğimiz andan itibaren “Ücretsiz Wi-Fi” ile karşılanıyorsunuz. Şehrin birçok yerinde bu noktaları bulabilmeniz mümkün.
Hava oldukça soğuk fakat buna rağmen yoğun bir bisiklet kullanımı mevcut. İnsanlar işlerine bisikletlerle gidip geliyorlar. Şehrin birçok noktasında da bisiklet kiralama noktaları var. Şehir düz bir alanda kurulduğu için İstanbul’daki gibi işkence de olmuyor. Ayrıca trafik ışıklarında da arabaların durdukları yerin önünde bisikletlerin beklemesi için bir alan var. Şoförler de oldukça kibar ve bisikletlilere karşı saygılılar. Sadece bir kere korna sesi duydum koskoca 4 günde 🙂
İnsanlar çok kibar. Barda, cafede, mağazada ve sokakta oldukça nazik davranıyorlar. Barları tam hayalimdeki gibi. Sevdiğim bar ortamı tam da bu işte! Beni en çok zorlayan şey yemek kısmı oldu. Damak tatlarımız çok farklı. Biraz aç kaldım diyebilirim 🙂
En çok etkilendiğim yerlerden birisi Guinness Storehouse oldu. Buradaki karşılama ve içeride gördüklerim gerçekten çok etkileyiciydi.
Google Accelerate
Accelerate etkinliği Google’ın partner ajanslarının bir araya geldiği bir etkinlik. Etkinliğin ilk gününde ağırlıklı olarak performans konuşuldu. Özellikle Analytics üzerine konuşulan oturum benim en çok sevdiğim oturum oldu. Günün son oturumunda da Google’ın ilginç ama insanlık için çığır açacak teknolojilerini dinledik. Uzay Asansörü ve İnsansız Araç çok çok uç teknolojiler. Yanlış bilmiyorsam Uzay Asansörü projesi Larry Page’in çocukluk hayali. Ne müthiş olay! Eric Schmidt, Jonathan Rosenberg ve Alan Eagle’ın yazmış olduğu How Google Works kitabını okuyarak bu mantığı daha da sindirmeyi planlıyorum, size de tavsiye ederim. İkinci gün “Bu kadar insanı getirdik, etkinlik tek gün olmasın” diye düşünülmüş ve oturumlar ona göre ayarlanmıştı sanki. Genel olarak verimli bir etkinlik olduğunu düşünsem de ilk günün çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
Google’ın Dublin ofisinde olmak, o havayı solumak ve onlarca ülkeden gelen ajanslarla bir arada olmak çok keyifliydi. Ayrıca Dublin’i de oldukça sevdim. Umarım yakın zamanda tekrar giderim 🙂
“You can get a man out of Adana but you cannot get Adana out of man.”
Even in Dublin.