Ahmed Arif’in yeri benim için bambaşkadır. En özel zamanlarda hep o vardı. Hasretinden Prangalar Eskittim hediye aldığım ilk kitaptı mesela. Küçüktüm ama aklım eriyordu. Çok mutluydum o kitap elime geçtiği için. Ben o kitabın verdiği heyecanı yaşarken bir yerlerde bir baba kızına Adiloş Bebenin Ninnisi’ni okuyordu muhakkak. Okşuyordu kızının saçlarını uyusun diye ya da kızı sırf onu dinlemek için uyumak istiyordu…
Bugün 6 yıl doldu. Bazen ne kadar uzun zaman olmuş diyorum, bazen dün olmuş gibi hissediyorum. Her ölüm zamansızdır ya belki de o yüzden zaman bağımsız geliyor bana. Düşünmek yoruyor ama düşünmeden de duramıyorsun. Başka türlü olsaydı acaba ne olurdu, neler yaşanırdı? Belki de güçlü olmaya çalışmayacaktım, özlem duymayacaktım bu kadar. Zehirlenmeyecektim belki…
Bir başkasına baba diyebileceğimi hiç düşünmemiştim. Bir an geldi, diyebileceğimi zannettim, inandım ama zaman yetmedi. Onu andığım özel bir akşamdan enfes bir lezzet kaldı damağımda…
Hasretinden Prangalar Eskittim artık bende değil. Emin ellerde olsa gerek. Ve Adiloş Bebe, özlendin sen de ama sen bunu bilme…
Akşam akşam kara sevdam ağarır. Gözlerim buğulanır, hasret kokar nefesim…
Ahmed Arif Can’ dır. Oy havar….
Diyarbekir Kalesinden.. ne guzelmis.. bayildim.