İnsan doğası gereği muhalefettir. Karşılaştığı birçok şeye itiraz etme içgüdüsü taşır önce. Kendi bilgisi, kendi düşüncesi ve kendi egosu her şeyin önündedir çünkü. Bebekken de bu durum böyle, 90 yaşındayken de.
Bu dünyadaki mutluluğun yüzlerce çarpanı var. Hepsi bir araya gelebildiği gibi kimi insanlarda birbirlerine çok uzaklar. Bu çarpanlar arasında kısa vadeli mutluluğun en önemli faktörleri Evet ve Hayır kelimeleri. Bunlardan herhangi birini hayatınızda büyük bir yere koyduğunuzda uzun vadeli mutluluk puanınızı aşağı yukarı belirlemiş oluyorsunuz.
Bencillik her zaman kötü bir şey değil. Olmasını istediğimiz şeyler her zaman olmayabilir. Mutlu olmasını istediğimiz, yardım etmek istediğimiz insanları her zaman mutlu edemeyebiliriz ki insanları mutlu etmek üzerine kurulmuş bir düzen her bünyede işlemez. Hiçbirimiz Superman de değiliz ki olsak bile hepsine yetişemeyiz. Klasik bir laf vardır “İnsanoğlu nankördür.” diye, çok doğru.
Yapım gereği “Hayır” diyebilen bir insan değildim. Önce etrafımdaki insanların istediği şeylerin olmasını, benim isteklerimin günün birinde olabileceğini, önce başkasını mutlu etmem gerektiğini ve bundan mutlu olarak vicdanımı tatmin edebileceğimi düşünürdüm. Bunu hayatımın hemen her yerine yerleştirmiştim. Ağır bir yüktü.
Günün birinde bu durumun sağlıklı olmadığını fark ettim. Hayatımı bir daha asla dönemeyeceğim zamanlarda kendi istediğim şekilde yaşayamamanın olağan dışı bir şey olduğunu anladım. Geçen zamanı bir kenara bırakıp “Zararın neresinden dönersen kârdır.” mantığıyla insanlara “Hayır” demeye çalıştım. Bunun olumlu etkilerini önce özel hayatımda, sonra da iş hayatımda görmeye başladım. “Hayır” dedikçe kendimi daha huzurlu ve güzel bir şeyler başarmış hissediyordum. Kendi bağımsız kararlarımı almanın ve en önemlisi bunları uygulayabilmenin huzuruna eriştim. Doğrusu da yanlışı da benim kararımdı. Ben istediğim hayatı yaşıyordum, doğru ya da yanlış. Benimdi.
İnsanlara “Hayır” diyebilmek kolay bir şeymiş gibi görünse de etkilerini ve sonuçlarını hayal ettiğinizde kolay bir şey değil. Çünkü gün geliyor, çok sevdiğiniz insanlara da bunu söylemek zorunda kalıyorsunuz. Her ne kadar hayatı paylaştığınız birçok insan ve kavram olsa da gece başını yastığa koyduğunuzda yalnızsınız ve mutluluğunu sorguluyorsunuz.
Hayatımda “Evet”ler çokken yaşadığım flu mutlulukların yerini doğru ya da yanlış sonuçlarıyla benim kararlarım aldı. “Hayır” diyebilmek işte bu yüzden çok önemli.
Gayet güzel ve içinde dersler olan bir yazı. Tabi anlamak isteyene…
Hayır diyebilmek kadar erdemli bir duruş daha yoktur. Bunu demeye başladığınız zaman etrafınızda gerçek dostlardan başka kimse kalmıyor.
Kişisel gelişim kitaplarının istisnasız hepsinde bu ‘Hayır diyebilme’ mevzusu geçer. Belki bu yüzden bu konu bana sevimsiz gelmeye başlamış olabilir. Yerine göre bazen bir ‘Evet’ birçok ‘Hayır’dan daha hayırlı olabiliyor. Batı ve Amerika kaynaklı zihniyetin ısrarla ‘Hayır’ vurgusu bizim kültürümüze de genetik mirasımıza da ters. Kolay kolay Hayır diyemeyen biriyim ben de ancak bunun iddia edildiği gibi mağduriyetini, kötülüğünü pek yaşamadım. En doğrusu zamana, olaya, duruma veya zamana göre Evet’i Hayır’ı doğru seçmek.
Kesinlikle çok güzel bir makale olmuş. İnsanlara hayır diyememenin vermiş olduğu yük anlatılamaz derecede fazla her insan bunu mutlaka yaşamıştır.
Hayır diyebilmek çoğu kişi için zor olsa da hayır diyebilmeli insan… Öncelikle zihnimiz de hayır demenin bencillik olmadığını kabul etmeliyiz. Yazı için teşekkürler.